18 Aralık 2011 Pazar

İngiliz Daily Mail, Hürriyet, CNN Türk, BBC, Sabah, Yahoo News / 27.10.2007

Darwinistlerin İnsan Görünüşü İle ilgili Geleceğe Yönelik Tahminleri Evrime Delil Olarak Kullanma Çabaları


27-28 Ekim 2007 tarihlerine CNNTURK, Hürriyet ve Sabah internet sitelerinde ve İngiliz Daily Mail, Yahoo News, BBC News gibi yabancı internet sitelerinde insanlığın gelecekte iki türe ayrılacağına dair bir yazı yayınlandı. Söz konusu yazı, ülkemizdeki yayınlarda da aynı Darwinist propaganda yöntemi ile verilmekteydi: Maymundan insana doğru gelişen sahte bir evrimleşme şemasıyla birlikte.

Oysa burada bahsedilen geleceğe ait senaryolar, geleceğe yönelik varsayımlardan başka bir şey değildir.
Söz konusu haberde, insanın gelecekte iki farklı tür şeklinde ayrılacağı ve bu iki türün farklı özelliklere sahip olacağı belirtilmektedir. Buna göre insanların bir kısmının gelecekte boyları uzayacak, saçları düzleşecek, gözleri irileşecek ve bu insanlar estetik mükemmelliğe doğru belirgin değişikliklerle ilerleyeceklerdir. Diğer bir kısmı da tam tersi özelliklere sahip olacak ve daha gösterişsiz görüntüye sahip olacaklardır. Herhangi bir bilimsel delille desteklenmeyen bu iddialar, insanın hayali evriminin bir parçasıymış gibi anlatılmakta ve bu değişiklikler bir evrimleşme olarak kabul edilmektedir. Oysa söz konusu evrimleşme iddiası yalandır.

Dünyanın her döneminde güzel veya gösterişsiz, uzun veya kısa, narin veya iri... insanlar yaşamıştır. Günümüzde de dünyanın her yerinde estetik olarak çok güzel yaratılmış insanların yanısıra, fiziksel olarak daha sıradan özelliklere sahip insanlar vardır. Estetik güzellik bir insan için üstünlük gerekçesi olamayacağı gibi, gösterişsiz bir görüntü de o insanın daha geri kalmış olduğunu göstermez. İnsana üstünlük kazandıran, çevresindeki mucizevi yaratılış örneklerini takdir etmesini sağlayan akıl, bu olağanüstü özelliklerin tesadüflerin eseri olmadığını kavramasını sağlayan şuur açıklığı ve sahip olduğu güzel ahlak gibi özelliklerdir.

İnsana Ait Fiziksel Özelliklerdeki Küçük Değişimler Evrime Delil Değildir

Bu evrimci iddiaya göre gelecekte meydana geleceği varsayılan değişiklikler, insanın kendi gen yapısı dahilindedir. İnsanların boyunun uzayabileceği belli bir oran vardır. Ve bu oran, genlerde kodludur. İnsanlar, çevresel etkiler ve beslenme gibi faktörler neticesinde gelecekte daha uzun boylu olabilirlar. Ama bunun bir sınırı vardır, gelişiminlerini ancak bu sınıra ulaşıncaya kadar sürdürebilirler. Hiçbir insan, kendi genlerinde var olan bilgilerin dışında yeni bir özellik geliştiremez. Boyu uzun olsa da kısa olsa da insan yine hep insandır. Bir canlının, kendi genetik bilgileri dahilinde değişim geçirmesi mümkündür. Fakat bu değişiklik evrim değildir. Bunun evrim olarak gösterilmesi, uzun yıllardır Darwinistlerin kullandığı bir aldatma yöntemidir. Ancak bu yöntemin artık geçerliliği kalmamıştır.

Söz konusu yazılarda, bu değişimlerden evrimleşme olarak bahsedilmesi ve yazıların hayali bir evrim şeması ile birlikte verilmesi yalnızca göz boyama, sıradan bir konuyu evrime delilmiş gibi sunma ve insanları bu yöntemlerle kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.

Aldatıcı Darwinist Yöntemler Deşifre Edilmiştir, Artık Hiçbirinin Geçerliliği Yoktur
Bilimsel değeri olmayan bir hikaye ortaya atmak, bu hikayenin yanına tamamen hayal gücünün ürünü olan resimler koymak klasik bir Darwinist taktiktir. Sözkonusu yazıda da geleceğe dair ucube, garip yaratık resimlerine yer verilmesi, bunları insanın gelecekteki evrim geçirmiş haliymiş gibi gösterilmeye çalışılması aynı taktiğin uzantılarıdır. Delil olmadığı sürece Darwinistler bu propaganda yöntemlerini kullanmayı sürdürecek gibi görünmektedirler.

Oysa Darwinistler de bilmektedir ki, milyonlarca yıl sürmüş olması gereken bu geçişin her aşamasında mutlaka milyonlarca ara fosilin var olması gerekmektedir. Bir maymun, Darwinistlerin iddiasına göre bir insan haline gelinceye kadar, katettiği her safhada geride sayısız ara fosil bırakmalı ve yeryüzünün neredeyse hemen her katmanında hiç durmadan bu fosiller ortaya çıkmalıdır. Bu durum yalnız insan için değil, diğer tüm canlılar için de bu şekilde olmalı, yeryüzündeki milyonlarca tür, birbirlerine dönüşürken tamamladıkları her hayali aşama için geride milyonlarca ara fosil bırakmalıdır. Dolayısıyla şu anda yeryüzünde sayılamayacak kadar ara form bulunmalı, bunlar müzelere sığmayacak bollukta olmalıdır. Eğer evrim gerçekten yaşanmışsa, bunların tümü gerçekleşmeli ve Darwinistler göz boyama taktikler yerine, hiç durmadan bu ara fosilleri bilim sayfalarında kullanmalıdırlar.

Fakat durum böyle değildir. Bugüne kadar evrimcilerin gösterebildiği tek bir tane ara form fosili yoktur. Milyonlarca gerçek insan fosili, milyonlarca gerçek maymun fosili vardır. Ama bunların hiçbiri evrime delil değildir çünkü evrimin hayali ara aşamalarını gösteren tek bir fosil bulunmamaktadır.

İşte Darwinistlerin propaganda taktikleri kullanma zorunlulukları da bundan kaynaklanmaktadır. Fakat Darwinistlerin hiç hesaba katmadıkları bir gerçek vardır; o da bu taktiklerin artık deşifre olduğu ve hiçbir geçerliliğinin kalmadığıdır. Artık insanların büyük bir kısmı, yazılmış bir hikayeye yerleştirilen sahte evrim resimlerinin ne anlama geldiğini ve hiçbir bilimsel değer taşımadığını bilmektedirler. Sözde evrimleşen bir insan resmini gören bir kişi bu aldatmacaya inanmak yerine, verilen haberi ve yanındaki aldatıcı resmi sorgulayarak incelemekte ve bunların doğru olmadığını görmektedir. Bu durum, Darwinizm'e vurulmuş çok büyük bir darbedir.

Sonuç:

Darwinizm gün geçtikçe aynı oranda çaresiz kalmakta ve çöküşe uğramaktadır. Geçersiz bilim kurgu hikayelerle evrim yalanını gündeme getirmek, bilimsel gerçeklerin inandırıcılığına hiçbir şekilde gölge düşüremez. Şu anda evrimin bir yalan olduğu tüm dünya ülkelerinde bilinmektedir, evrim teorisini savunmuş bilim adamları bile tereddüte düşmüşlerdir. Bu şartlar altında yapılması gereken şey, köhne Darwinist taktikleri bir kenara bırakıp gerçek ve doğru olanı kabul etmek olacaktır. Fosil kayıtlarının bize gösterdiği gerçek ve doğru bilgi ise, tüm varlıkları alemlerin Rabbi olan Allah'ın yaratmış olduğudur. Söz konusu haberi yapan basın kuruluşlarına, okuyucularına sundukları bilim haberlerini bu doğrultuda değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder